• Kill La Kill - 03



    Şu partikül efektinden sonra cidden kapatın sezonu, başka anime yok.

    Söylemesi güç, inanması daha da güç ama apaçık ortada duran bir gerçekle başlayalım: 1. bölümü bile aşan bir animasyon marifeti var bu hafta. Bu yeni Trigger tayfası partikül efektini Panty & Stocking'in (yanlış hatırlamıyorsam) 6. bölümünde sektör içi rekabetin gururuyla oynayacak ölçüde yok etmişti. İnanılmaz bir patlama sekansının ardından ekrana saçılan binlerce münferit kırık parça tek tek anime edilmişti. KLK'in ilk bölümündeki açılış sekansında, azmanın sınıfa bodoslama dalışı ve ardından öğrencilerin etrafa savruluşlarında buna benzer bir efekt görmüştük ama bu haftaki hemen hemen P&S ayarındaydı (yine de o 6. bölümün yeri ayrı).

    Serinin animasyonunu her hafta övmek sıkıcı olabilir, bundan sonra yılın açık ara en iyi animasyonunu (sorry, haters) tekrar tekrar betimlemeyeceğim fakat bu haftaki gibi yepyeni bir teknik görürsem elbette inceden değinirim.

    İlk görüşte belli kalıplara dökülemeyen serilere her zaman özel bir ilgim oluyor. KLK bir shounen olabilir ama sonuçta başkarakteri bir kız; dert değil, bu format 40 yıl önce de yapıldı (bkz: Cutey Honey). KLK bir mahou shoujo olabilir, sonuçta bu haftaki iki dönüşüm de bu türün tipik özelliklerinden biri. Şu işe bakın ki yine Cutey Honey de böyle bir animeydi. Seinen, aksiyon, komedi özellikleri vs. sayesinde KLK ile Cutey Honey arasında genetik bir bağ olduğu görülebilir. Ne mutlu ki KLK 40 yıllık bir animeyi daha da yukarıya taşımayı başaran bir yapıya sahip.

    Go Nagai'nin Cutey Honey'si dönemin koşullarında oldukça yenilikçi bir animeyken maalesef yarıda kalmış bir projeydi. Günümüz anime sektöründe, hele ki serinin başlamasıyla birlikte her hafta artan hayran kitlesi düşünüldüğünde yarıda kalma gibi bir durumun KLK'in başına gelmeyeceği garanti. Zaten türleri harmanlayıp melez yenilikler yaratmasıyla bilinen Go Nagai'nin KLK'yi sevdiğini düşünmek çok da hayalperestlik olmaz; keza Quentin Tarantino'nun KLK'ye bayılması ve birkaç yıl sonra remake çekmeye yeltenmesi benim şimdiki gülünç kehanetim olabilir ama gerçekleşince ilk gülen de ben olurum. Her karakterin ismi niye öyle kalın puntolarla yazıyor sanıyorsunuz? Kill Bill mi yoksa Pulp Fiction mı?

    Hikaye namına ne olup bittiğini yazmadım ama ilk yakın tarihli kehanetle bu haftayı geçiştirmiş olalım: Satsuki kötü bir karakter değil.
    At fav'a bekle.

    3 Görüş:

    1. İşin aslı hikayenin görünenden çok daha derin bir hikaye çıkması gibi bir beklenti içindeyim. (gerçi bu beklentiyi karşılamasa da zerre hayal kırıklığı duymam) Satsuki'nin kötü görünmesi veya okuldaki diğer alt düzey elemanlarla kapşması sanki biraz göz boyamaymış gibi geliyor bana. Her neyse bunların haricinde önemsiz gibi görünen karakterlerin kritik noktalarda sahneye çıkması beni aşırı derecede kendine hayran bıraktı diyebilirim. Klasik bir shpunen aksiyon tarzı bir anime olsa eminim ki Mako öyle Satsuki'nin karşısına dikilip saçmalamaya cürret edemezdi. Ama bu Mako ondan her şey beklenir. Önümüzdeki bölümü iple çekiyorum desem yeridir. Son olarak bölüm sayısı hala belli olmadığı için (en azından mal'da) acaba uzun soluklu bir seri olabilir mi acaba diye bir düşündürmüyorr değil.
      Makas Kılıç yeni ve eski versiyon <3

      YanıtlaSil
      Yanıtlar
      1. Seri 2 cours olacak, bu da 22-24-26 bölüm civarına tekabül ediyor. Trigger çok yeni bir firma olduğu için şu an acilen pazarlamaya, yani sıcak paraya oynuyor. KLK'in popülerliğini kullanıp seneye bir seri daha yapacaklarını düşünüyorum. Sonrasında umarım Redline, Dead Leaves gibi indie işlere kaynak sağlayabilirler.

        Sil
    2. Bence sen anime izlemeyi bırakıp Fransız animasyonu veya ona benzer olanları izlemelisin. Çoğu anime yi beğenmiyorsun zaten. Anime severler genelde bazı klişeleri ve anime lere özgü tepki efektlerini falan severler. Klişe olsa da veya türünün kalıplarını sonuna kadar kullansa da izlerken zevk veren animeler çok fazla. Çünkü insanın damağında hoş bir tat bırakıyor, mutlu ediyor. Kimse animasyonun ne kadar kaliteli(siz) olduğunu düşünmüyor veya konunun ne kadar bayat olduğunu. Çünkü izlerken verdiği zevk mutluluk bunlardan çok daha önemli , bu yüzden animeler izleyenlerde bağımlılık yapıyor. Bu seride ise animasyon tipik Japon animasyonun veya çizgi filmlerinin hissini vermiyor. Animasyon kalitesi belki bir anime için gelmiş geçmiş en iyisi de olabilir , ama o bahsettiğim hissi yaşatamıyor. Bunu bu seriyi eleştirmek veya senin çok beğenmene karşılık olarak yazmıyorum. Ama benim genel düşüncem senin -Anime- izlemek yerine başka tür animasyonlar izlemen daha doğru.

      Not: Ben bu seriyi de severek takip ediyorum, Aşırı klişe Shounen Diamond no Ace'i de :D

      YanıtlaSil

    Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.

     

    Neden?

    Küçükken gazetelerin verdiği "noktaları birleştir" oyununu çözerdik, hatırlar mısınız? Noktaları birleştirdiğimizde bir hayvanın veya nesnenin şekli ortaya çıkardı. Edebiyatta bu noktalar darmadağındır. Okur bu noktaları istediği gibi birleştirir, yeni şekiller meydana getirip istediğini elde edebilir. Buna "özgür algı" diyorum. Sinemada ise bu noktalar zaten yönetmen tarafından birleştirilip içi de boyanmış bir şekilde önünüze sunulur. Siz perdede bir insan gördüğünüzde bu insanın gerçekten var olduğunu ve oyunculuk yaptığını bilirsiniz. Dolayısıyla beyniniz anlatılan konuyu bu insanın üzerinden yorumlamaya güdülenir ve anlatılanlar hangi türde (korku/fantastik/drama/komedi vb.) olursa olsun sizin aklınız senaryo aşamasında yazılan metni (edebiyat) yönetmenin anlatımında idrak etmeye yönelir. Buna da "tarifeli algı" diyorum.

    Animasyonda ise bu noktalar birleştirilmiş olmalarına rağmen içleri bomboştur. Meydana getirilmiş şeklin neyi sembolize edeceğine karar vermek sizin seçiminizdedir. Bir insanı izlerken onun yaşayan bir varlık, oyunculuk yapan bir aktör olmadığının bilincindesinizdir. Gördüklerinizin hiçbirinin gerçek olmadığını bilir, hepsinin bir çizerin elinden ekrana yansıdığının farkında olarak izlemeye devam edersiniz. Bu anlatım tekniği de anlatılan konuyla yakınlaşmanızı kolaylaştırır. Edebiyat kadar özgür olmasa da izleyiciyi sinemadan çok daha serbest bırakmakta ve hikayeyi ön plana çıkarmayı başarmaktadır. Buna henüz bir isim bulamadım, zaten bu yüzden izliyorum.

    Followers

    Sugoi